Diizii eGLencee Diizii egLence
Diizii eGLencee Diizii egLence
Diizii eGLencee Diizii egLence
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Diizii eGLencee Diizii egLence
 
AnasayfaKapı*Latest imagesKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» Bu kelime sana neyi aklına getiriyor.
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPtsi Mayıs 11, 2009 4:13 pm tarafından /..ßiriCiK../

» Galatasaray Fan club
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPtsi Mayıs 11, 2009 4:11 pm tarafından /..ßiriCiK../

» Şuan kadar yaptıklarım :) istek isteyebiLirsiniz..:)
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPaz Mayıs 10, 2009 10:28 am tarafından /..ßiriCiK../

» KoMİk ResimLer [CEMRE]
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPaz Mayıs 10, 2009 10:25 am tarafından /..ßiriCiK../

» Üsteki seni sever mi sevmez mi?
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPaz Mayıs 10, 2009 10:24 am tarafından /..ßiriCiK../

» ATATÜRK hakkında bilinmesi gerek 30 şey!
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPaz Mayıs 10, 2009 10:21 am tarafından /..ßiriCiK../

» TaKıMMM...
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPaz Mayıs 10, 2009 10:18 am tarafından /..ßiriCiK../

» üye seçmece.
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPaz Mayıs 10, 2009 10:12 am tarafından /..ßiriCiK../

» Dizi BuL....
Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPaz Mayıs 10, 2009 10:04 am tarafından /..ßiriCiK../

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Forum
Ortaklar
bedava forum
Istatistikler
Toplam 22 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: \.Posforlu.

Kullanıcılarımız toplam 358 mesaj attılar bunda 74 konu

 

 Bir Çok Yararlı Bilgi..

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
_cHürüq_eRiQ
Admin
Admin
_cHürüq_eRiQ


Kayıt tarihi : 15/04/09
Yaş : 27
Nerden : İstanbuldan

Bir Çok Yararlı Bilgi.. Empty
MesajKonu: Bir Çok Yararlı Bilgi..   Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPerş. Nis. 23, 2009 1:26 pm

******ün Türk Dili Hakkındaki Düşünceleri

Ruşen Eşref Bey, ******’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun ilk GENEL YAZMANI (kâtibi umumisi) idi. Kurtuluş Savaşı yıllarında da ******’ün yanında olan Ruşen Eşref, Türk Devrimine inanan, devrimin yaşama geçmesi için Mustafa Kemal’le birlikte yürüyen aydınlarımızdan biridir.

18 Mart 1892’de İstanbul'da doğan Ruşen Eşref Ünaydın, Galatasaray Sultanisi’ni ve Darülfünun Edebiyat Fakültesini bitirdi. Yüksem Baytar ve Yüksek Muallim Mekteplerinde Türkçe ve Fransızca öğretmenliği yaptı. Öğretmenliğiyle birlikte çevirmenlikle yazarlık yaşamı başladı (1914). 1918'de Yeni Gün muhabiri olarak Kafkasya'ya, Tasviri Efkâr muhabiri olarak Sivas'a gitti. Servetifünun, Türk Yurdu, Donanma, Tedrisat Mecmuası, Dergâh, Yeni Mecmua, Vakit gibi dergi ve gazetelerde söyleşileri ve gezi türünde yazıları yayımlandı. Dönemin genellikle ünlü edebiyatçılarıyla yaptığı söyleşiler büyük ilgi gördü; bunlarla tanındı. 1920'de Ankara Hükümetinin çağrısı üzerine Anadolu’ya geçip “Milli Mücadele”ye katıldı.

1922’de Buhara Elçiliği Başkâtibi oldu. Lozan Konferansında “matbuat müşavirliği” yaptı. TBMM’nin ikinci döneminde Afyonkarahisar Milletvekili seçildi. “Riyaseticumhur Kâtibi Umumisi”, Tiran, Atina, Budapeşte elçiliği; Roma, Londra ve Atina Büyükelçiliğinde bulundu. 1952’de emekliye ayrıldı.

Mustafa Kemal ******’ün en yakın çalışma arkadaşlarından olan Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal’in Gelibolu’daki başarılarını yayımlayan, onun Türk ve dünya kamuoyunda tanınmasını sağlayan gazetecidir.

******çülüğün ödünsüz savunucuları arasındaydı. “Röportaj ve mülakat” türlerini Türk yazınına o kazandırmıştır. Bağımsızlık Savaşı döneminde, ünlü yazıncılarla yaptığı bir dizi röportajını, Türk Yurdu dergisi ile Vakit gazetesinde yayımlamış, daha sonra Diyorlar ki adıyla kitaplaştırmıştır. Diyorlar ki adlı yapıtıyla ünlenen Ruşen Eşref Ünaydın, özellikle mütareke ve Kurtuluş Savaşının en karanlık günlerinde yazdığı yazılarıyla toplumu yüreklendirdi. İnsanların karamsar değil, güçlü olması; öfkesini, yurdunu kurtarmak için dirence dönüştürmesi için çabaladı. Bağımsızlık savaşı utkuyla bitince, bu kez Türk Devriminin yaşama geçmesi için ******’ün en yakınında oldu. Türk Dil Kurumu’nun kurulmasında görev aldı. Türk Dil Kurumu’nun kuruluşunun önemli tanıklarından biridir; bu coşkulu doğumu Hatıralar adlı yapıtında bütün ayrıntısıyla anlatır:

Türk Dili Tetkik Cemiyeti işlerindeki hatıralarım şöyle başlıyor.

11 Temmuz 1932’de Reisicumhur Mustafa Kemal Hazretlerinin davet iltifatlarını aldım. Akşamüzeri Çankaya’ya gittim. Kendileri birkaç vakittir yeni köşke geçmişlerdi. Yukarı katta, kitap odasının yanındaki çalışma salonunda huzurlarına çıktım. Duvarları krem, döşemeleri de kahverenkli bu sade ve büyük salonun orta yerindeki uzun Masanın başında oturuyorlardı. O masanın etrafında Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti azaları da vardı. O günlerde ilk tarih kongresi yeni bitmişti.
Şimdi konuştukları:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://dizieglence.nstars.org
_cHürüq_eRiQ
Admin
Admin
_cHürüq_eRiQ


Kayıt tarihi : 15/04/09
Yaş : 27
Nerden : İstanbuldan

Bir Çok Yararlı Bilgi.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Çok Yararlı Bilgi..   Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPerş. Nis. 23, 2009 1:27 pm

Gelecek yıla yetiştirilecek büyük kitabın bölümleri nasıl olacağı ve bunları kimlerin yazacağı idi.

Yanılmıyorsam, o akşam orada bulunanlar şunlardı: Âfet Hanım, Yusuf Akçura, Samih Rifat, Riyaseticumhur Kâtibi Umumisi Hikmet, Yusuf Ziya, Hasan Cemil, Sadri Maksudi, Maarif Vekâleti Talim ve Terbiye Dairesi Reisi İhsan, Hamit Zübeyr, Hüseyin Namık beyler, bir de Macar Profesör Zayti Ferenç.

Tarih konuşması bitmek üzere iken Gazi Hazretleri, oradakilere sordular:
-Dil işlerini düşünmek zamanı da gelmiştir. Ne dersiniz?

Maarif Vekâleti bütçesinden tahsisatı kesildiği 1931 Temmuzu sonundan beri, eski Dil Encümeni artık çalışmıyordu. Harf inkılabının hızından doğan bu kaynağın yeni bir varlık göstermesi çok yerinde olacaktı. Onun için, Reisicumhur Hazretlerinin yüksek düşüncesi sevinçle karşılandı. Gazi Hazretleri,
- Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun, buyurdular.

Yeni cemiyetin ne gibi işlerle uğraşacağı görüşüldü. Sonunda Reisicumhur Hazretleri kendi eli ile şu resmi çizdi:

(******’ün çizdiği resmi Ruşen Eşref açıklar.)

Çalışmanın çerçevesi ortaya çıkmıştı. Cemiyetin iki büyük kolu olacaktı; biri filoloji ve lengüistik, biri de Türk Dili.

Filoloji ve lengüistik, hem doğrudan doğruya bu bilgilerle, hem de bu bilgiler yollarından Türk dili ile uğraşacaktı.

Türk dili kolunun üç bölüğü ise, lûgat-ıstılah, gramer-sentaks ve etimoloji bakımından Türk dilini tetkik ve tespit edecekti.

Reisicumhur Hazretleri,
- Yarın hükümete bir istida verip cemiyetin iznini almalı. Fakat bunun için daha önce bir reis, bir de umumi kâtip seçmeli. Ben her ikisini de burada, aramızda görüyorum, dediler.
Eli ile Samih Rifat Beyi göstererek,
- Zatıâliniz bunun reisliğini alırsınız, buyurdular. Umumi Kâtipliğe lütfen beni münasip gördüler.
- Şimdi iki âza için de iki arkadaş düşünürsünüz, dediler. Samih Rifat Bey ve ben, bize çok şerefli bir iş emreden Reisicumhur Hazretlerinin yüksek teveccühüne teşekkür ettik. Âzalar için Yakup kadri Beyle Celal Sahir Beyi söyledim.
- Pekeyi, dediler. Celal Sahir Bey veznedarlığa, Yakup Kadri Bey de âzalığa seçildi. Reisicumhur Hazretleri,
- Zannederim şimdilik Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin nizamnamesini alırsınız. Lazım gelen yerlerine cemiyetinizin adını ve gayesini yazarsınız. Yenisini sonra düşünürüz, dedi.
Böylece millete yararlı birçok iş gibi Türk Dili Tetkik Cemiyeti de GAZİ MUSTAFA KEMAL’in başından doğdu.
***
Hemen ertesi günü, 12 Temmuz 1932’de İçişleri Bakanlığına şu dilekçe verilir:
“Dahiliye Vekâleti Celilesine,
Muhterem Efendim,
Türk dili hakkında tetkikat ve neşriyatta bulunmak maksadiyle ve merkezi Anakarada Halkevi binasındaki dairede bulunmak üzere Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla ilmi bir cemiyet teşkil edilerek nizamnamesi merbuten takdim kılınmıştır. Cemiyet İdare Heyeti azalarının isimleri ve imzaları arizamızın altında yazılıdır. Cemiyetin mesul murahhası ve umumi kâtibi Afyon Karahisar Mebusu Ruşen Eşref Beydir. İcap eden resmi muamelenin ifasına müsaade buyurulması rica olunur, efendim.
Türk Dili Tetkik Cemiyeti Reisi
Çanakkale Mebusu Samih Rıfat
Umumi Kâtip Afyon Karahisar Mebusu Ruşen Eşref
Âza ve Veznedar Zonguldak Mebusu Celal Sahir
Âza Manisa Mebusu Yakup Kadri”
Bu başvuru Dernekler Yasası gereğince Emniyet İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmişti. Derneğin tüzüğü, amacı ve kurucuların kimlikleri açısından bir sakınca bulunmadığı saptanmış ve hemen ertesi 13 Temmuz Günü çalışmalara başlanılması için gereken izin belgesi verilir.

Türk Dili Tetkik Cemiyeti o yılın şubat ayında açılan Ankara Halkevinde ayrılan bir odada çalışmalara başlamıştı. ****** 15 Temmuzda yazlık çalışmaları için Yalova’ya hareket ederken trende yanına aldığı Samih Rıfat ve R. E. Ünaydın ile dil sorunlarını konuşmuştu. İstanbul’da toplanması öngörülen kurultay, yani genel kurul hazırlıkları ile uğraşan Ünaydın, ağustos sonlarında Yalova’ya gittiğinde karşılaştığı durumu, “Gazi Hazretlerini eski, yeni yerli, yabancı kamuslardan (sözlüklerden) öz Türkçe sözler aramakla, filoloji ve lengüistleri ortaya koymakla meşgul gördüm” diye aktarmaktadır.

Ruşen Eşref, Yalova’ya gittiğinde Samih Rifat’ı göremez. Çünkü Türk Dili Tetkik Cemiyetinin Başkanı Samih Rifat’ın hastalığı ilerlemiş, Başkan evine kapanmak zorunda kalmıştır. Ruşen Eşref şöyle sürdürür anılarını:

Gazi Hazretleri, Dil Cemiyetinin çalışması işinde, gene kendi kurduğu Tarih Cemiyetinin çalışması işinden büsbütün ayrı bir usul tutmuştu. Tarih işinde yaptığı programa göre önce tez kurulup yazılanlar bilirlere gönderilerek tenkitleri istenmişti. Sonra tarih muallimleri ile tarihçilerden Mürekkep büyük bir mütehassıslar kongresi toplanmıştı. Dil işinde ise çizdiği program şu idi: Önce kurultayı toplamak, tezi orada anlatmak, dil mütehassıslarının, ediplerin, şairlerin, gazetecilerin, muallimlerin düşüncelerini dinlemek, bütün milleti kendi dilinin işlerinde alakalandırmak, nizamnameyi, programı kurultayda konuşturtmak… Merkez heyetini ona seçtirtmek, sonra hızla çalışmaya geçmek.
***

26 Eylül 1932’de de Birinci Türk Dili Kurultayı başlar. Yaklaşık on gün süren kurultay Ruşen Eşref’in şu coşkulu konuşmasıyla biter:

Büyük Önder, Aziz Dinleyenler,

İlk Türk Dil Kurultayı bugün sonuna eriyor. Böyle büyük ve tarihi bir vazifeyi gören kurultayı saygı ile selamlarım. Güzel İstanbul’a ne mutlu ki Harf İnkılabı ilkin onda hazırlanmıştı. Dil İnkılabının ilk hızı da şimdi onda başlıyor.

Arkadaşlar!

On gün her biri saatlerce süren celselerde Vekil Bey, âlimler, edipler, şairler, münekkitler, dilciler, gramerciler, istilahçılar söz aldılar; derin düşüncelerini söylediler. Özlü bilgilerini anlattılar. Bunları bu salondakiler dinlediği gibi, havaları aşarak yurdun dört bucağına sesimizi duyuran demir ağızlar (radyo) önüne toplanmış bütün yurttaşlar da dinlediler. O yurttaşlar ki, Kurultayımızı kutlamak için yolladıkları binlerce tel yazıları, göreceğiniz gibi bir millet sesi idi.

Önümüzde daha zaman olsaydı; kadın erkek nice hatibin biribirinden değerli sözlerini dinleyecektik. Onların söylenmemiş olması, söylemek istedikleri şeyin duyulmayacağı demek değildir.

Umumi kâtiplik, elindeki yazıları umumi merkez heyetine verecektir. Bunlar ilerde bastırılıp yayılacaktır. Böylece kurultaya yurdun dört bucağından getirilmiş olan hiçbir armağan sayılmadan unutulmuş, sunulmadan saklanmış olmayacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://dizieglence.nstars.org
_cHürüq_eRiQ
Admin
Admin
_cHürüq_eRiQ


Kayıt tarihi : 15/04/09
Yaş : 27
Nerden : İstanbuldan

Bir Çok Yararlı Bilgi.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Çok Yararlı Bilgi..   Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPerş. Nis. 23, 2009 1:27 pm

Arkadaşlar,

Bütün hatiplerin sözleri kurultay programının yedi Maddesi üzerinde toplandı. Bu program, Türk dilini üç zaman içinde düşündürüyordu. Dilimizin dünü, bugünü, yarını. Onun için diyebilirim ki, bu program, tarihi ve coğrafyası olan bir programdır. Çünkü Türk dilini zaman ve mekân içinde göz önüne koyuyordu. Gördük ki Türk dili genişlikten yana Asya’nın göbeğinden, Büyük ve Atlas Oseanların (Okyanuslarının) kıyılarına, Hint Oseanının (Okyanusunun) kıyılarından Finlandiya Körfezi kıyılarına kadar yayılmış bir ummandır. Derinlikten yana ise, insan zekâsının en ıraklardaki belirtisine kadar gider uçsuz bucaksız bir yoldur.

Gördük ki dilimiz, tarihin en ilk izlerinin de ötesine varabilen devirlerdeki büyük muhaceretlerin dili olmuştur. En ilk ve eski kültürlerin dili olmuştur. En ilk zaferlerin dili olmuştur. Bugünkü lengüistiğin kök diye baktığı Sanskritçe, Yunanca, Latince gibi dillerin de daha kökünde duran bir dil… Sümerce, Etice gibi ilk ön Asya medeniyetlerinin de dili olsa gerek…

Bu kadar uzak benliği olan dilimiz Fatihlerin orduları ile medeni alışverişlerin yolu ile eski yeni dünyaları kaç boy dolaşmış, kendi varlığından nice izler bırakmış… O pek yakın bir geçmişte bile Afrika’nın Cezayirinde, Sudanında; Avrupa’nın Nemçe sınırlarında konuşuluyordu.

Bugün bile onun coğrafyası her dilin çözemeyeceği çizgileri çok ötelere aşmaktadır. O, hâlâ balkanlardan Hint sınırlarına, Çin içerlerine, buzlu istep derinliklerine kadar her yerde konuşuluyor. Onun her bir lehçesi bir diyarı tutmuş, bir iklimi benimsemiş, orada kendinden olmayan dillere göğüs geriyor. Birçok yerde mektepsiz, bakımsız kalsa da halkın bağrında bir ruh zırhına bürünmüş olarak diri duruyor. Türkçe: Buyrukların dili, yurt, yapı kuranların dili; ülkeler gibi denizleri de şanla aşmışların dili; toprağı işleyenlerin dili; beyinleri uyandıranların dili; sevgilerin dili; sızıların dili…

Türkçe: Analarımızın dili; anadil, diller güzeli... Yerine göre kılıçtan keskin, çelikten sert, kayadan sarp, boradan hızlı, bürümcükten ince, kelebekten uçucu, çiçekten renkli, kokudan tatlı, Altından parlak, sudan duru Türkçe...

Coşgunların hızını, dertlilerin iç sızısını, delikanlıların sevgisini, inanını, güler yüzlü kızların kıvraklığını, babaların öğütlerini, anaların yumuşak yürekliliğini, kızgınların öfkesini, kırgınların iniltisini, şenlerin şakasını, göklerin ıraklığını, suların canlılığını, ay ışıklarının oynaklığını, güneş parıltısının keskinliğini, iç yaşayışlarımızı da dış yaşayışımız gibi her dilden duygulu anlatan Türkçe... Bize hayatı anlatan, hayatı kendisi ile anladığımız Türkçe...

Bizi birbirimizle anlaştıran; dünya milletleri içinde bize şanlı ve belirli bir varlık veren Türkçe…

İşte bu kurultayda on gündür onun başından geçenleri, onun uğradığı bakımsızlıkları, onun kendisinde kalan zenginliği, onun ileride alacağı gürbüzlüğü düşündük.

Onu ilk defadır ki bu kadar toplu, bu kadar sürekli, bu kadar candan düşünüyoruz. Yarına bir Abide yüceliğinde geçecek bir vesika, bir kitap bıraktık. Yeni bir Turfan abidesi…

Tarih en büyük düşünce hareketlerinin belirti noktaları dile Perikles devrinden, Augustos devrinden, rönesanstan, On Dördüncü Louis devrinden, Büyük Frederik devrinden bahseder. Bunlara adını verenlerin bunlarla ne kadar uğraştıkları ise çok belli değildir. Fakat bu devirlere eş bir devir de biz yaşıyoruz. Mustafa Kemal devrinin düşünce hamleleri bizim için onlardan çok uyarıcı ve başarıcıdır.

Adını taşıyacak devrin ilk başında o kendisi, Mustafa Kemal duracaktır. Sakarya’da, Dumlupınar’da olduğu gibi, şapkada da harfte de, tarihte de dilde de baş o olmuştur. Bunlarda onun hizmetinde çalışmış olanlar, bahtın eliyle alınları sığazlanmış fanilerdir. Bu abidelerin usta başısı yalnız odur.

Bu program da odur. Bu program Mustafa Kemal’in bir meseleyi nasıl düşündüğünün grafiğinden başka nedir? Bir davayı bütün gerçekliği ile göz önüne getirmek, onu zaman ve mekân içindeki yerine, sırasına koymak, beynin laboratuvarında inceden inceye elenip dokunmuş bu işin nasıl bir iş olduğunu görmek, göstermek, düşünceleri o iş etrafında bir araya toplamak, o işten çıkan neticeleri ilerisi için hedef edinmek: İşte Mustafa Kemalce düşünüş bu demektir.

Bu kurultayın programı da bu cemiyetin kurulması gibi o biçim düşünüşün bir örneğidir. Mustafa Kemalce düşünmek demek, tahlil ve terkibetmek, şuurlaştırmak, nizamlaştırmak, sistem haline komak demektir. Bu usul Çanakkale’den dil kurultayına kadar aynı hızı ve sırayı gösterir.

Yaptığı işlerin hiçbiri kolay değildi. Onun ve hepimizin bu sarayda oturması için önce onun yıkılmış Türkiye’yi, verilmiş İstanbul’u kurtarması gerekti. Onun da bizim de İstanbul’da oturabilmemiz için yeni Türkiye’nin kurulması gerekti!... Her biri tarihte bir büyüğe sonsuz şan olacak bu dev işlerinin her birinden sonra, o, artık yeter deyip dinlenseydi, hangimiz ona, yoruldu diyecektik. Fakat o, bizi kamaştıran her büyük işi kendinin bir gün işi gibi görüyor. Vazifesini bitmiş saymıyor. Bu dünyada hangi işi görmeye geldiğini yalnız o biliyor. Onun için ömrün bütün çizgileri içine bir milletin asırlarını sığdırıyor. Çağlayan akıyor. Ondan bütün tarlalarımıza bolluk, bütün karanlıklarımıza ışık, bütün makinelerimize hareket almak bizim borcumuzdur. Bizim yurdumuzda onun gibi bir kuvvetimiz bulunması, bizim bahtımızdır.

Bugüne kadar dağınık dilekler, geçici özleyişler, büyük emeller şuradan buradan beliren birer sızıntı idi. O, işi eline aldığı Günden beri ise umumi bir şuur oldu, bir nizam, bir sistem oldu; milletleşti, devletleşti, yeni ve engin bir hız aldı!...

Ey bizden daha genç olanlar! Bu emekler, bu dilekler sizler içindir! Bu dille sizler, ne mutlu, bizlerden daha çok ve güzel konuşacaksınız. Hele anaların kucağında ilk sözleri öğrenen Türk çocukları! Ah sizin konuşacağınız, sizin yazacağınız Türkçeyi duysaydım! Sizin ve sizin çocuklarınızın ağzında Türkçe kimbilir ne güzel, ne duru bir varlık olacaktır! Onu yarınki dâhi sanatkârlar kimbilir daha ne imrenilecek yeniliğe ve güzelliğe yükseltecektir. Onlar da unutmasınlar ki, bu yolu onlara ilkin Mustafa Kemal açtı.

Böyle bir yolun başında bulunmuş olduğunuz için bahtlısınız arkadaşlar, hem de Mustafa Kemal’i görerek, reylerinizle açtığınız yolun güzelliğini görerek...

ASKERİ OKULLAR

Türk silahlı kuvvetlerinin subay ve astsubay ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan eğitim kurumlarına Askeri okullar denir. Ordunun subay ihtiyacını yetiştiren okullar, harp okulları ile askeri liselerdir. Askeri liseler, Işıklar (Bursa ), Kuleli ( İstanbul ), Maltepe ( İzmir ), Deniz Lisesi (İstanbul) askeri liseleridir. Eğitim ve öğretim süresi bir yılı hazırlık olmak üzere dört yıl olan bu liseleri bitiren öğrenciler Harp Okullarına alınırlar.

Harp okulları: Deniz Harp Okulu (İstanbul), Kara Harp Okulu ( Ankara ), Hava Harp Okulu (İstanbul). Bu okullara her yıl askeri liseleri bitirmiş öğrenciler ile sivil liselerin matematik ve fen bölümünü bitirmiş öğrenciler arasından imtihanla lazım olduğu kadar öğrenci alınır. Eğitim ve öğretim süreleri dört yıldır. Harp okullarının yanı sıra Gülhane Askeri Tıp Akademisi bünyesinde askeri tabip yetiştiren askeri tıp fakültesi kurulmuştur.

Harp okullarını bitiren öğrenciler, teğmen rütbesiyle subay sınıf ve atış okullarında bilgi ve becerilerini arttırırlar. Silahlı kuvvetler hesabına fakülte veya yüksek okulları bitiren subaylar ile yedek subay adayları, bağlı oldukları sınıf ve branşlarla ilgili bilgi ve becerilerini arttırmak için bu okullarda eğitim görürler. Eğitim süreleri, sınıf özelliklerine göre üç ayla bir yıl arasında değişmektedir.

Astsubay hazırlama okulları, sivil ortaokulları bitirenler arasından imtihanla öğrenci alırlar. Bunların eğitim ve öğretim süreleri üç yıldır. Astsubay Hazırlama Okulları; Genelkurmay Başkanlığına, kara, deniz, hava kuvvetleri komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığına bağlı muhtelif yerlerde vardır. Astsubay Sınıf Okullarına, Astsubay Hazırlama Okulları ile sivil liseleri bitirenler arasından imtihanla öğrenci alınır. Bu okullarda öğrenciler, uzmanlık alanlarını temel alan eğitim ve öğretimi görürler. Öğretim süresi bir yıldır.

Harp Akademileri; Genelkurmay Başkanlığı kuruluşunda askeri akademik eğitim-öğretim yapan, Silahlı Kuvvetlere komutanlık ve karargah subayı niteliklerine sahip kurmay subay ile taktik ve stratejik seviyede sevk ve idare elemanı yetiştiren, kamu ve özel kesimin yüksek seviyedeki yöneticilerini milli güvenlik konularında hazırlayan, özellikle stratejik düzeyde araştırma ve geliştirme yapan bir bilim ve ihtisas kuruluşudur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://dizieglence.nstars.org
_cHürüq_eRiQ
Admin
Admin
_cHürüq_eRiQ


Kayıt tarihi : 15/04/09
Yaş : 27
Nerden : İstanbuldan

Bir Çok Yararlı Bilgi.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Çok Yararlı Bilgi..   Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPerş. Nis. 23, 2009 1:28 pm

Harp Akademileri; Kuvvet Harp Akademileri ( Kara Deniz Hava ), Silahlı Kuvvetler Akademisi ile Milli Güvenlik Akademisinden oluşur.
Bakteriler Bakteri Nedir Bakterinin Anlamaı Bakterinin Tanımı Bakteri Çeşitleri

Genel Özellikleri
Monera alemini oluşturan prokaryot Canlıların en yaygın ve en çok bilinen grubu bakterilerdir. O kadar yaygındır ki bugün dünyamızda bakterinin bulunmadığı yer yoktur diyebiliriz. En çok organik atıkların bol bulunduğu yerlerde ve sularda yaşarlar. Bununla beraber, -90 0C buzullar içinde ve +80 0C kaplıcalarda yaşayabilen bakteri türleri de vardır.

Hava ile ve Su damlacıkları ile çok uzak mesafelere taşınabilirler. Deneysel olarak ilk defa 17. yüzyılda bakterileri gözleyebilen ve onların şekillerini açıklayan Antoni Van Lövenhuk olmuştur. Bakteriler bütün hayatsal olayların gerçekleştiği en basit canlılardır. Hepsi mikroskobik ve tek hücrelidirler. Büyüklükleri normal ökaryotik hücrelerin mitokondrileri kadardır.

Hücre Yapısı
Prokaryot olduklarından zarla çevrili çekirdek, mitokondri, kloroplast, endoplazmik retikulum, golgi gibi organelleri yoktur. Ribozom bütün bakterilerin temel organelidir. DNA, RNA, Canlı hücre zarı ve sitoplazma yine bütün bakterilerin temel yapısını oluşturur. Bunlara ek olarak bütün bakterilerde hücre, cansız bir çeperle (murein) sarılıdır. Çeperin yapısı, Bitki hücrelerinin çeperinden farklıdır. Selüloz ihtiva etmez.

Bazı bakterilerde hücre çeperinin dışında kapsül bulunur. Kapsül bakterinin dirençliliğini ve hastalık yapabilme (patojen olma) özelliğini artırır.

GENEL BİR BAKTERİ ŞEKLİ
Bazı bakteriler kamçılarıyla aktif hareket edebilirken, bazıları kamçıları olmadığı için ancak bulundukları ortamla beraber pasif hareket edebilirler.

buna göre bakteriler, kamçısız, tek kamçılı, bir demet kamçılı, iki demet kamçılı ve çok kamçılı olarak gruplandırılır. Bazı bakteriler "mezozom" denilen zar kıvrımları bulundurur. Burada Oksijenli solunum Enzimleri (ETS enzimleri) vardır. Oksijenli solunum yapan, ancak mezozomu bulunmayan bakterilerde ise solunum zinciri enzimleri hücre zarına tutunmuş olarak bulunur. bakterilerde genel yapının % 90'ı sudur. Suda çözünmüş Maddeler hücre zarından giriş-çıkış yaparlar. DNA'lar sitoplazmaya serbest olarak dağılmıştır. Bakteriler ökaryot hücrelere göre daha çok ve daha küçük ribozom içerirler. bu sayede Protein sentezleri çok hızlıdır.

Bakteriler çeşitli özellikleri bakımından gruplandırılırlar. Bu özelliklerin başlıcaları ; şekilleri, kamçı durumları, beslenmeleri ve boyanmaları olarak sayılabilir.

Bakteri Şekilleri Ve Boyanmaları
Bakteriler ışık mikroskobunda bakıldığında başlıca şu şekillerde görülürler.

a. Çubuk şeklinde olanlar (Bacillus):Tek tek veya birbirlerine yapışmışlardır. Tifo, tüberküloz ve şarbon hastalığı bakterileri bu şekildedir.

b. Yuvarlak olanlar (Coccus): Genellikle kamçısızdırlar. Zatürre ve bel soğukluğu bakterileri bunlara örnektir.

c. Spiral olanlar (Spirullum): Kıvrımlı bakterilerdir. Frengi bakterileri ve dişlerde yerleşen Spiroketler bunlara örnektir.

d. Virgül şeklinde olanlar (Vibrio): Virgül biçiminde tek kıvrımlıdırlar. Kolera bakterisi gibi.

Bakterilerin boyanmaları: Danimarkalı Bakteriyolog Gram tarafından geliştirilen boyalarla boyanan bakterilere Gram (+), boyanmayanlara ise Gram (-) bakteriler denir.

Bakterilerin Beslenmeleri
Bazı bakteriler Ototrof olup, Fotosentez veya kemosentez yaparlar. Çoğunluğu ise heterotrof olup, saprofit veya parazit yaşarlar.

a. Saprofit Bakteriler: Bakterilerin çoğunluğunu oluşturur. Besinlerini bulundukları ortamlardan hazır Sıvılar olarak alırlar. Nemli, ıslak ve çürükler üzerinde yaşarlar. en çok amino asit, glikoz ve vitamin gibi besinleri ortamdan alırlar. Bu tür bakteriler dış ortama salgıladıkları enzimlerle bitki ve hayvan ölülerini daha basit organik maddelere parçalayarak onların çürümesini sağlarlar. Böylece hem toprağın humusunu artırırlar, hem de kendilerine besin sağlarlar. çürütme sonucu çeşitli kokular meydana gelir. Bu yüzden bu olaya kokuşmadenir. Bazı saprofit bakteriler, sütün yoğurt ve peynir olarak mayalanmasını sağlarlar.

Saprofitler, dünyada madde devrinin tamamlanmasında önemli rol oynadıklarından hayat için mutlaka gereklidir.

b. Parazit Bakteriler: Besinlerini cansız ortamdan değil de üzerinde yaşadıkları canlılardan temin ederler. Çünkü sindirim enzimleri yoktur. Bunların bazıları konak canlıya fazla zarar vermeden yaşayabilirler. Sadece onun besinlerine ortak olurlar. Kalın bağırsağımızdaki Escherichia coli bunun en iyi örneğidir. Bazı parazit bakteriler ise konak Canlının ölümüne bile sebep olabilen hastalıklara yol açarlar.

Bunlara Patojen Bakteriler denir. Patojenler ya toksin çıkararak ya da konak canlının Enzim ve besinlerini kullanarak zarar verirler. toksinler ya dışarı atılır (Ekzotoksin), ya da Bakterinin içinde kalır (Endotoksin). İçinde kalan toksinler bakteriler ölünce zararlı hale geçerler. Canlıların patojen bakterilere ve toksinlerine karşı oluşturdukları savunmaya "Bağışıklık" denir. Parazit bakterilerinin üremeleri oldukça hızlıdır.

Escherichia coli bakterisi

c. Fotosentetik Bakteriler: Sitoplazmalarında serbest klorofil taşırlar. Fotosentezlerinde Elektron kaynağı olarak H2O yerine H2S ve H2 kullanırlar.

CO2 + H2O ------> Besin + O2 (Mavi-yeşil algler)
CO2 + H2S ------> Besin + S + H2O (Kükürt bakterileri)
CO2 + H2 ------> Besin + H2O (Hidrojen Bakterileri)

d. Kemosentetik Bakteriler

Bu bakteriler de madde devrinde çok önemlidirler. Bazı inorganik maddeleri oksitleyerek onları zararsız hale getirirler. oluşan maddeler ise bitkilerce Mineral Tuzlar olarak kullanılır. bu oksitleme sonucunda açığa kimyasal enerji çıkar. Bu enerjiyle de CO2 indirgemesi yaparak besinlerini sentezlerler. ışık ve klorofil gerekli değildir. Oksijen kullanılır. Kemosentetik bakteriler en çok azotlu, kükürtlü, demirli maddeleri oksitlerler.

NH3 + O2 ---------> HNO2 + H2O + Kalori (Nitrosomanas)
HNO2 + O2 ---------> HNO3 + Kalori (Nitrobacter)
H2S + O2 ---------> H2O + S + Kalori (Kükürt Bakterileri
FeCO3 + O2 + H2O ---------> Fe(OH)3 + CO2 + Kalori (Demir Bakterileri)
N2 + O2 ---------> NO2 + Kalori (Azot bakterileri)

Kemosentez sonucu

Bazı zararlı maddeler ortadan kaldırılmış,

Bitkilerin alabileceği tuzlar oluşturulmuş,

Kimyasal enerji kazanılmış

Organik besin sentezlenmiş olmaktadır.

Bakterilerin Solunumları

a. Anaerob Bakteriler
Bakteriler organik besinleri parçalayarak enerjilerini elde ederken genellikle oksijen kullanmazlar. Bunlar havasız yerlerde de yaşayarak çoğalırlar. ( Konservelerde olduğu gibi) Bunlardan bazıları Oksijenin olduğu yerde hiç gelişemezler. Örnek: Clastrodium tetani (Tetanos bakterisi)

b. Aerob Bakteriler
Bazı bakteri grupları (Escherichia coli, Zatürree ve Yoğurt Bakterisi gibi) ancak oksijenli ortamda yaşayabilir. Bunlarda mitokondri olmadığı için solunum hücre zarının iç kısmındaki kıvrımlarda (mezozom) gerçekleştirilir. Örnek: Azot Bakterileri.

c. Geçici Aerob veya Geçici Anaerob Olanlar
Asıl solunumları Oksijensiz olduğu halde kısa süre için aerob olanlara "Geçici Aerob" denir. Normal solunum şekli aerob olanlar ise havasız kalınca fermantasyona başvururlar. Bunlara "Geçici Anaerob" denir.

Bakterilerin Üremeleri

a. Bölünerek Çoğalma
Bütün bakteri türlerinin esas üreme şekli bölünmedir. bölünme eşeysiz üreme biçimidir. Su, besin maddesi ve Sıcaklığın uygun olduğu ortamlarda çok hızlı bölünürler. bu bölünmeler her 20 Dakikada bir gerçekleşir. Böylece geometrik olarak artmaya başlarlar. ancak bu artış sürekli değildir. Çünkü zamanla ortam Sıcaklığı artar, Asitler ve CO2 birikir, besin maddeleri tükenir. Bunlar bakteriler için öldürücü doza ulaşınca geometrik artış bozulur. belli değerden sonra artış yerine azalma görülür. Böylece bakteri populasyonları da dengelenmiş olur.

bölünmekte olan bakteriler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://dizieglence.nstars.org
_cHürüq_eRiQ
Admin
Admin
_cHürüq_eRiQ


Kayıt tarihi : 15/04/09
Yaş : 27
Nerden : İstanbuldan

Bir Çok Yararlı Bilgi.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Çok Yararlı Bilgi..   Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyPerş. Nis. 23, 2009 1:29 pm

Bakterilerin bölünmeleri mitoza benzer. ancak çekirdek zarı ve belli bir kromozom sayısı olmadığı için tam bir mitoz değildir. Buna Amitoz Bölünme denir.

b. Sporlanma
Bazı bakteri türleri yaşadıkları ortam şartları bozulunca endospor oluşturarak kötü şartları geçirirler. Endosporlar, kalıtım materyalinin çok az bir sitoplazmayla beraber çevrilmiş halidir. ortam şartları normale dönünce çeper çatlar, endospor gelişerek normal bakteriyi meydana getirir.

Endosporlarda metabolik faaliyetler minimum seviyededir. bu şekilde uzun yıllar yaşayabilirler. olumsuz şartlar olan yüksek ısıdan, kuraklıktan, donmadan ve besinsizlikten etkilenmezler. 60 yıl canlı kalan bakteri sporları tespit edilmiştir. Normal bakteri hücrelerinin tamamı 100OC'de ölürken endosporlar ancak 120OC'de 15-20 Dakika kalırsa ölürler. Soğuk ortamlarda da aynı oranda dayanıklıdırlar. Bazı türlerde bir bakteriden birden çok endospor meydana gelebilir.

spor oluşturmuş bir bakteri

c. Eşeyli Üreme (Kojugasyon)
bakteriler bölünerek çok hızlı üremelerine, olumsuz şartları da endospor oluşturarak geçirmelerine rağmen, düzensiz de olsa eşeyli üremeyi gerçekleştirirler. Çünkü bu sayede kalıtsal çeşitliliklerini artarak değişen ortamlara uyum yapma imkanı bulurlar. Bu çeşitliliğe ise Kalıtsal Varyasyon denir.

bakterilerde konjugasyonla üreme

Konjugasyon (kavuşma) esnasında DNA yapısı farklı iki bakteri yan yana gelerek aralarında geçici bir zardan köprü oluştururlar. bu köprü aracılığı ile DNA parçalarını değiştirirler. Sonra ayrılarak bölünmelerine devam ederler. Dikkat edilirse çok hücreli Canlılarda görülen eşeyli üremeden çok farklı bir eşeyli üreme oluşmaktadır. Bunlarda gamet oluşumu ve döllenme yoktur.

Bakteriler diğer Canlılara göre daha kolay mutasyona uğrarlar. Mutasyon genellikle zararlı ve öldürücü olmakla beraber, bakterilerde bazen olumlu sonuçlar veren faydalı mutasyonlar oluşabilmektedir. Bugün bakteriler besin (kültür) ortamlarında yetiştirilerek incelenmektedir. En iyi geliştikleri kültür ortamı et suyudur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://dizieglence.nstars.org
-_aLoné_-
Gelişmiş üye
Gelişmiş üye
avatar


Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 28
Nerden : İstanbuldan

Bir Çok Yararlı Bilgi.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Çok Yararlı Bilgi..   Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyCuma Nis. 24, 2009 9:10 am

sağoL canım
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
_cHürüq_eRiQ
Admin
Admin
_cHürüq_eRiQ


Kayıt tarihi : 15/04/09
Yaş : 27
Nerden : İstanbuldan

Bir Çok Yararlı Bilgi.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Çok Yararlı Bilgi..   Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyCuma Nis. 24, 2009 12:02 pm

önemLi degiL çiseMmim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://dizieglence.nstars.org
ıSLanıYorum
Vip Üye
Vip Üye
ıSLanıYorum


Kayıt tarihi : 28/04/09
Yaş : 28
Nerden : İstanbuldan

Bir Çok Yararlı Bilgi.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Çok Yararlı Bilgi..   Bir Çok Yararlı Bilgi.. EmptyÇarş. Nis. 29, 2009 2:37 pm

sağoL canım rep
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bir Çok Yararlı Bilgi..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Diizii eGLencee Diizii egLence :: KüLtür,sanat ve yaşam :: Yararlı Bilgiler-
Buraya geçin: